Enflasyon muhasebesi, yüksek enflasyon dönemlerinde finansal tabloların enflasyon etkisinden arındırılarak gerçeğe uygun hale getirilmesini amaçlar. Türkiye’de 2024 yılı itibarıyla tekrar uygulanmaya başlanmıştır. Bu uygulamanın Türkiye ekonomisine etkileri hem mikro (şirketler) hem makro (ekonomi geneli) düzeyde önemli sonuçlar doğurur:
Finansal Tablolarda Gerçeklik ve Şeffaflık
Şirketlerin bilançoları ve gelir tabloları, paranın zaman içindeki değer kaybından arındırılarak daha doğru bir şekilde sunulur.
Yatırımcılar ve kredi verenler için daha sağlıklı karşılaştırmalar yapılabilir. Bu da finansal analiz kalitesini artırır.
Vergilendirme Üzerindeki Etkiler
Enflasyon muhasebesiyle mali kâr, gerçek ekonomik kâra daha yakın hale gelir.
Bu durum şirketlerin fazla vergi ödemesini engeller, özellikle amortisman ve stok düzeltmeleriyle önemli avantajlar doğar.
Devletin vergi tahsilatında kısa vadede azalma olabilir, ancak uzun vadede daha adil ve sürdürülebilir bir sistem oluşur.
Sermaye Koruması ve Yatırım Teşviki
Şirketler, sermayelerinin enflasyon karşısında erimesini bilanço düzeltmeleriyle engeller.
Bu durum, yatırımların ertelenmesini engeller ve firmaların üretim kapasitelerini korumasını sağlar.
Enflasyonla Mücadeleye Dolaylı Katkı
Doğru fiyatlanan finansal veriler, karar alıcılar (TCMB, Hazine, yatırımcılar) için daha sağlıklı makroekonomik analiz sağlar.
Bu, para ve maliye politikalarının daha etkili kurgulanmasına yardımcı olur.
Uygulama Maliyetleri ve Zorluklar
Özellikle KOBİ’ler için yazılım altyapısı, eğitim ve uzman desteği gibi konularda maliyetli olabilir.
Dönemsel geçişlerde mali müşavirler ve şirketler üzerinde iş yükü artar.
Sonuç olarak: Enflasyon muhasebesi, şirketlerin ve ülke ekonomisinin gerçek durumunu daha iyi yansıtan bir uygulamadır. Orta ve uzun vadede hem özel sektör hem de kamu maliyesi açısından olumlu etkiler yaratması beklenmektedir.