Dünyanın besin üretme kapasitesi sınırlıdır; petrol, doğal gaz, kömür gibi temel enerji kaynakları da tükenir niteliktedir ve kalan ömürleri de yüzyıllarca sürecek kadar fazla değildir.
Bir yandan nüfus artışı, diğer yandan yaşam seviyesinin yükselmesi ile kişi başına düşen enerji miktarındaki artış, dünyada tüketilen toplam enerji miktarını da hızla artırmaktadır. Bu gelişmeler özellikle 1973 yılındaki bütün dünyayı etkileyen petrol krizinden sonra bilim insanlarının ve teknisyenlerin yeni enerji kaynakları arama; özellikle güneş enerjisi termonükleer enerji gibi sınırsız nitelikteki kaynakları kullanılır duruma getirme yolundaki çabalarını yoğunlaştırmıştır. Bu çalışmalara paralel olarak bütün dünyada tükenir nitelikteki mevcut enerji kaynaklarının çok daha dikkatli kullanılması ve enerji israfından kaçınılması yolunda da önemli çalışmalar yapılmaktadır. Yukarıda da vurgulandığı üzere Türkiye gibi ekonomik sorunları çok olan ülkelerde enerji tasarrufu daha da büyük önem taşımaktadır. Bu alandaki çabaların başarısı çok büyük oranda eğitime dayanmaktadır. Çocuklarımıza ve gençlerimize aile ortamlarında, özellikle de okullarda öğretim ve eğitimle kazandırılacak bilgi ve alışkanlıklar enerji israfının en büyük önleyicisi olacaktır. Ancak yılda sadece bir kez enerji haftasında değil, normal eğitim-öğretim programlarımız içerisinde bu konuya devamlılık kazandıracak bir yer vermeliyiz. Kamuoyunu aydınlatmak ve bilinçlendirmek için ayrıca basın ve TRT aracılığıyla da çalışmalar yapılabilir. Devlet kurumlarımızın da yapabilecekleri vardır. Devlet otoritelerinin özellikle Devlet büyüklerinin yalnızca talimat, söz ve öğütleriyle değil, hem bireysel, hem kurumsal düzeyde eylem ve uygulamalarıyla da genç kuşaklara örnek olmaları gerekir.
Bu noktada bir kısa örnek vermek isterim 1973 Petrol krizinden kısa bir süre sonra(1975) üç ay kadar süre konuk öğretim üyesi olarak Kanada Ottawa üniversitesinde bulunmuştum. Kanada’da enerji tasarrufu konusunda yoğun çalışmalar yapıldığına tanık oldum. Yazıyı uzatmamak için sadece kısa bir örnekten söz etmek isterim. Bir vesileyle A4 boyutlu, bir sarı zarf kullanırken zarfın iş yüzeyinde harita basılı olduğunu gördüm. Bu zarf Kanada Enerji ve Doğal Kaynaklar Bakanlığının birinci sınıf posta işlerinde kullandığı zarfların bir örneği idi.. Üzerinde “Enerji tasarrufu için bu zarf bir haritanın hatalı eski baskısından üretilmiştir’ yazılı idi. Yanı üzerindeki bilgiler eskidiği, ya da kısmen hatalı basılmış olduğu için bu haritalar çöpe atılmamış, en iyi şekilde değerlendirilmiştir. Kanada gibi her bakından olduğu gibi, kağıt üretme olanakları bakımından çok zengin olan bir ülkenin bu tutumunun örnek alınması gerekmez mi? Biz toplum olarak kendimiz enerji tasarrufu konusunda ne kadar titiz davranıyoruz, hepimizin bunu kendimize içtenlikle sormamız gerekmez mi?.
Bir noktayı daha kısaca vurgulayalım. Enerji tasarrufu enerji kullanmamak değildir. Böyle bir tanımlama elbette geçersizdir. Çünkü enerji kullanmazsak yaşayamayız, gelişemeyiz, ilerleyemeyiz. Enerji tasarrufu demek gereksiz yere enerji kullanmamak demektir. Örneğin evlerimizde şüphesiz su kullanacağız, ancak bozuk musluklarımızı onarmayı ihmal edersek her gün pek çok suyu da boşa akıtmış olacağız.
Konuyu şu cümle ile kapatalım: Hangi şekli olursa olsun, unutmayalım ki enerjinin hiçbir şeklini hiçbir zaman, hiç bir şekilde israf etmemek bütün insanlığın yani hepimizin en önemli görevlerinizin başında gelmektedir.
Dünyanın besin üretme kapasitesi sınırlıdır; petrol, doğal gaz, kömür gibi temel enerji kaynakları da tükenir niteliktedir ve kalan ömürleri de yüzyıllarca sürecek kadar fazla değildir. Bir yandan nüfus artışı, diğer yandan yaşam seviyesinin yükselmesi ile kişi başına düşen enerji miktarındaki artı
Her yıl Ocak ayının 2. Haftası Dünya Enerji Tasarruf Haftası olarak kabul edilmekte ve bu hafta dolayısıyla bütün dünyada birtakım etkinlikler yapılmaktadır. Konu kendi ülkemiz açısından özellikle büyük önem taşıdığı için, özel nedenlerle gecikmiş olmasına karşın, bu yazı kaleme alınmıştır. Yazının
Bireylerin (genç) sağlıklı kişilik kazanıp olgunlaşmaları konusu modern yazında (literatür) kişisel gelişim olarak tanımlanmaktadır. Aşağıda bu konuda da çok kısa özet bilgi verilmeye çalışılmıştır. Kişisel gelişim kapitalist modern dünya ekonomilerinin ortaya çıktığı toplumlarda bireylerin ekonomik
ÖZ- Eğitim sistemimizin durumu gözetilerek, bir anlamda tamamlayıcı eğitim niteliği taşıyan kişisel gelişim etkinliklerinin gerekliliğine ve önemine, özellikle genç kuşaklarımız için, özet bilgilerle dikkat çekilmek istenmiştir. Söze eğitimin genel amaçlarını hatırlayarak başlayalım. Eğitimin genel
1999 deprem felaketlerinden sonra ülkemizde kimi yerel yönetimler kendi alanlarında afet yönetim çalışmaları başlatmışlardı. Bunlardan biri de İstanbul Kadıköy Belediyesi idi. Kadıköy Belediyesi, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve İstanbul’da bazı üniversitelerle işbirliği halinde ilçeyi,