Bursasporluyum diyorsak büyük yükün altına hiç çekinmeden elini, kolunu değil; vücudunu koyan Başkan Enes Çelik ve arkadaşlarını desteklemek ve sahip çıkmak zorundayız.
Bu kulübü batık aldılar, çok iyi yere getirdiler.
Hepimiz hatırlıyoruz…
Özlüce ve Vakıfköy tesislerinde çalışanların, futbolcuların, teknik ekibin alacakları, maç başları, transfer taksitleri, maaşları ödenmiyordu.
Tesislerin doğalgazı, elektrikleri kesikti.
Yöneticilerin tesislere gelmesini bekliyordu avukatlar!
Yönetici, başkan geldi mi tesislerde kuyruğa giriyordu alacaklıların avukatları.
Bırakın yemek çıkmasını, çay yapacak gaz yoktu tesislerde.
Bursa çocuğu dediklerimiz bir bir kaçıp, gidiyordu.
Futbolcu gelmiyordu Bursa’ya.
Birer birer ağlaya ağlaya düştük son profesyonel lige.
Bundan sonra profesyonel lig yok.
Yüce Allahımız korusun düştük mü BAL (Bölgesel Amatör Lig) ligindesin.
Ne diyordu Cumhurbaşkanı Erdoğan?
Nereden nereye…
Çok değil şöyle bir- iki yıl öncesine gidin, düşünün ve gözlerinizin önüne getirin.
Ya şimdi?
Borçlar neredeyse kapandı, alacaklı olduklarını düşünenler bir bir vazgeçti.
İnanıyorum ki…
Başkan Enes Çelik’in Faruk Çelik’in zamanında destek verdiği Ali Ay’da kısa sürede gerekeni yapacaktır.
Transfer tahtamız kapalıydı, açıldı.
Devre arasında dahi transfer yaptık.
Şimdi teknik adamlar da, futbolcular da Bursaspor’a gelmek için yöneticilere, başkana ve kulüp yetkililerine haber gönderiyorlar.
Vay vay vay…
Nereden nereye!
Şimdi yaşananlara bakalım…
Başkan Enes Çelik ve mesai arkadaşları ligin ilk yarısında bazı eksikleri görmüşler ve devre arasında Pablo ile yolları ayırmıştı.
Çünkü görüyorlardı kulüpte yaşananları, yapılan idmanlar hakkında bilgi alıyorlardı.
Birileri araya girdi verilmiş karar geri alındı.
Doğru muydu?
Hayır.
Ancak Başkan Enes Çelik ve arkadaşlarının aldığı karara saygı duymalıydık.
Sonuç…
Kötü gidişat devam etti ve Bursaspor beklenen acılarla karşı karşıya kaldı.
İdmansızlık, başıboşluk ve güçsüzlükle kaybedilen puanlar.
Gitmesi gerekiyordu; Pablo’nun…
Gitti.
Kim geldi?
Adem Çağlayan.
Hepimizin elinin altında bilgisayar, GSM ve tabletler var. Bir de Google denen her şeyi bilenle çok yakın arkadaş olduk!
Araştırdık, sorduk, öğrendik.
Erzurumlu çok sevdiğim ve Adem Çağlayan’ın abi dediğini öğrendiğim Erzurumspor’un eski futbolcusu, eski teknik direktörü Abdüsselam’dan bilgiler aldım.
Çok dürüst ve mert biridir Abdüsselam.
Ve…
Adem Çağlayan’ın futbolcularla neler konuşabileceğini öğrendim.
Başarılı olur mu bizde?
Başka çaresi yok.
Böyle bir kulübü ve takımına bu kadar sahip çıkan bir taraftarı hiçbir yerde bulamayacağını iyi biliyordur.
Takımın eksik yönlerini mutlaka öğrenecektir.
Disiplinli, çalışkan, önde basmayı seven, rakibine alan bırakmayan takım oyununu sevdiğini öğrendik.
Ve…
Futbolcusuna söz söyletmediğini, her türlü sonuçta sorumluluğu alabildiğini biliyoruz.
Bu bilgiler futbolcuya olan inancı gösterir ve futbolcuya da güven getirir.
Cumartesi günkü maçta alınacak 3 puanla da bu güven daha da artar ve ligin bitimine 2 ya da 3 hafta kala şampiyonluğumuzu ilan ederiz.
Başka çaremiz yok ve bu şansı kaçıramayız.
Bu arada yazımı yazdığım şu anlarda da araştırmalarına, futbolcuların istatistiklerine ve oynanan maçları izleyerek ne yapılması gerektiği konusunda da incelemeler yaptığına inanıyorum.
Yapmak zorunda 2. Lige 20 bin kombine satan taraftarlar için teknik heyette, futbolcular da şampiyon olmak zorunda.
Başkan Enes Çelik ve arkadaşları ona güvenip, takımı teslim ettiyse Adem Çağlayan’ın başarılı olmaktan başka çaresi yok.
Gel bakalım Cumartesi, gel bakalım Kırşehirspor.