Yaşadığımız asır öylesine bilgi kirliliği ile iç içe ki, kim neye nasıl inanacağı hususunda ciddi bir zihinsel buhran yaşamaktadır.

İslam coğrafyası her yönde bir kuşatma altındadır. Bu kuşatma gittikçe yoğunluğunu arttırmaktadır. Bu sıkışmışlık hali İslam coğrafyasında tepkisel hareketlenmelere yol açmaktadır. Dolayısıyla bu durum coğrafyamızda hain planlar tezgâhlayanların değirmenine su taşımaktan öte bir anlam taşımamaktadır.

Soğukkanlılığını muhafaza etmekte zorlanan Müslümanlar oyun kurucuların ağına düşmekten yakalarını kurtaramamaktadırlar. Stratejik akıldan yoksunluk fevri yollara sürüklemektedir Müslümanları.

Bu derin ve kör koyudan kurtulmanın yegâne reçetesi yeniden Kurani akla yönelmekle olasıdır. Nefislerimizin bize telkin ettikleri şeytani vesveselerimizden kurtulmak zorundayız. Yeniden ve tekraren tevhidi bilinci kuşanarak ve vahdet ruhu ile kardeşliğimizi pekiştirerek yola revan olmak durumundayız.

Yekdiğerimize yaslanarak ve birbirimize mümince sarılarak vahdette bir olmalıyız. Aksi takdirde üstümüze çöken kirli tezgâhların kara bulutları gittikçe kesafet kazanacak ve lime lime olacağız.