Fikirdeki tutarlılık davranışa da yansır. Kimi insanlar topluluk önünde nutuk atarken kendini yeryüzünün en korkusuz kahramanı zanneder. Vaktaki yalnız kalınca birden bire kuzu kesiliverir. Nutuk ile mantık birbiriyle örtüşmelidir. Siyaset sahnesinde arzı endam edenlerin kahraman iken cüceleşmeleri beni cidden rahatsız etmiştir. Bu bağlamda atalarımız "büyük lokma ye lakin büyük konuşma ya da büyük laf etme". Söylenilen zamansız büyük laflar bumerang etkisi yapar, döner sahibini derinden vurur. Sonra feryat figan edersin sesini duyan olmaz. Kimi de kendisine dokunulmadığı halde, acaba bana da sıra gelir mi korkusu ile yüksek sesle demokrasi nutukları savlar. Ne komik bir manzara değil mi?
Eleştirel düşüncenin gelişmediği toplumlarda, zihinsel ve fikirsel kabızlıklar yaşanır. Şiddet içermediği sürece her fikir kendine ortam bulabilmeli, zira fikirler özgürce dile getirildiği toplumlarda, ekonomik, kültürel, sanatsal, sosyal ve siyasal gelişmişlik neşvü nema bulur.
Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’de, sohbet arkadaşlarına her konuda fikirlerine başvuru, onların eleştirel düşünce geliştirmelerine öncülük ederdi.
Bu nedenledir ki, kısa bir zaman diliminde, İslam dini geniş bir coğrafyada kabul görmüş, ilmi sahada inkişaflara yol açmıştır.
Daha sonraki jenerasyonlarda bu açılan hür düşünce ortamından azami derecede istifade ederek çıtayı daha yukarılara çıkartmışlardır.
Bugün İslam coğrafyası eğer bir düşünce krizi yaşıyorsa, düşünce üreten fikir işçilerine istenilen düzeyde özgürce fikri isti ’lamda bulunmalarına fırsat verilmemesinden kaynaklanmaktadır.
Öyle ise düşün adamlarının düşünce üretmelerinin önündeki tüm barikatlar behemehâl kaldırılmalıdır.
Zira insanların hem kendi gelişimlerini hem de toplumsal gelişimlerini tamamları, ancak ve salt fikirlerini hiçbir engel olmaksızın ortaya koymaları ile olasıdır.
Fikirler insanın ruhsal ve zihinsel olgunlaşmasını sağlar ve karakterleri güçlendirir.
Fikirler davranışları olumlu yönde etkileyerek toplumu barış ortamına yönlendirir.