Bağımlı çalışan mali müşavirlerimizle ilgili yazı dizimizde, en son iş görüşmelerinde yaşanan sorunlardan bahsetmiştik. Tabii, bu yazı dizimizde bağımlı çalışan mali müşavirlerin iş arama sürecinden başlayarak yaşadıkları sorunları ele aldık. Hayatın olağan akışı içerisinde her aşamayı sırasıyla değerlendirdik ve her aşama için ayrı bir yazı hazırladık.
İş arama ve iş görüşme süreçlerindeki sorunlarla mücadele eden mali müşavirlerimiz, sıra sözleşme aşamasına geldiğinde ise yine TÜRMOB ve odalar tarafından yalnız bırakılıyor. Meslek yasamızda bağımlı çalışanların iş sözleşmelerine ilişkin bir düzenleme olmadığından dolayı, iş kanunu hükümleri çerçevesinde işverenin tüm çalışanlarına verdiği standart iş sözleşmesi dışında herhangi bir yasal korunakları bulunmuyor.
Standart bir işe giriş süreci yaşayan mali müşavirlerimiz, ücretini alamadıkları fazla mesailere, meslekle ilgisi olmayan angaryalara ve türlü çalışma zorluklarına karşı güçsüz, güvensiz ve yalnız bırakılarak çalışma yaşamlarına devam ediyorlar. Çoğu firma, muhasebe departmanlarını güneş görmeyen en ücra köşelere kuruyor. Firmalar, muhasebe departmanlarını satışa ve gelire etkisi olmayan bir maliyet unsuru olarak görüyor. Bu nedenle burada çalışanların çalışma koşullarını iyileştirme yönünde bir tasarrufta bulunmuyorlar. Bu da bu departmanlarda çalışan mali müşavirlerimizin mesleki itibarını ne yazık ki yerlere seriyor. Bu durum, mali müşavirlerin çalışma koşullarını yasal bir düzleme oturtan bir sözleşme olmayışından kaynaklanıyor.
Oysaki işverenlerin, iş sözleşmesi yaptığı kişinin bir meslek örgütüne bağlı olduğunu bilmesi gerekir. Ayrıca bu meslek örgütünün de iş süreçlerinin bir parçası olduğunun farkında olması önemlidir. Meslek örgütü bulunan diğer meslek gruplarıyla sözleşme yaparken ya da sendikalı bir işçiyle sözleşme yaparken nasıl ki bu etkenlerin farkında oluyor ve ona göre bir yaklaşım içine giriyorsa, mali müşavirlerle ilgili de aynı yaklaşımın yaratılması gerekir.
İşverenin, meslek yasasına tabi, ruhsatlı ve on binlerce üyesi bulunan akademik bir meslek mensubu ile sözleşme yaptığının farkında olması gerekir. Buna göre bir saygı sınırı çizebilmesi için 3568 sayılı yasaya uygun bir iş sözleşmesi imzalaması şarttır. Ancak bu sözleşmenin oluşturulması için öncelikle yasaya bağlı bir yönetmelik olması zorunludur: “BAĞIMLI ÇALIŞANLARIN ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK.”
Bu yönetmeliğe bağlı olarak, içerisinde mali müşavirlerin özlük hakları, ücret, ücret artış oranları, çalışma saatleri ve çalışma ortamlarına kadar her konunun düzenlendiği bir mali müşavir iş sözleşmesi hazırlanmalı. Bu sözleşmenin bir nüshasının, mali müşavirin bağlı olduğu odaya işveren tarafından teslim edilmesi gerekir. Odalarla işveren arasında kurumsal bir süreç yürütülmeli ve bu süreç, mali müşavirin bünyesinde saygınlık kazandıracak bir şekilde işlemelidir.
Peki bu yukarıda bahsettiğimiz yönetmelik neden yok? Söyleyeyim: Çağdaş Grup yönetimindeki TÜRMOB ve odalarımız tarafından istenmediği için yok. Göz ardı edildiği için, önemsenmediği ya da düşünülmediği için değil… İstenmediği için yok! Zira bu yönetmelik taslağını, 2016-2019 yıllarında başkanlığını yaptığım komisyondaki meslektaşlarımla beraber (Mustafa Vatansever, Cantürk Bilgin, Fatma Ünsal, Mehmet Esen, Günay Çalışkan, Fatih Koçyiğit, Aytekin Hamdi) yoğun bir çalışma süreci geçirerek hazırladık. Ancak oda başkanı, bu taslağı TÜRMOB’a iletmek istemedi. Yoğun baskılarla TÜRMOB genel sekreterine ulaştırılan taslak, TÜRMOB genel sekreteri tarafından sümen altı yapıldı.
Komisyonumuzun görev süresi doldu ve sonraki dönemlerde oda yönetimleri tarafından bu konu rafa kaldırıldı. Pandemi döneminde TÜRMOB başkanıyla bizzat görüşerek yönetmelik taslağını kendisine ilettik. Taslağı gönderirken yaptığımız görüşmede, böyle bir taslağın hazırlanmasından dolayı büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Ancak sanırım o da TÜRMOB genel sekreterliğine takıldı. Çünkü bir daha asla telefonlarımızı açmadı.
Geçtiğimiz günlerde bu kişiler, Bursa’da taht kavgası içindeki çağdaş gruplardan bir tanesinin genel kuruluna çıkartma yaptılar. Konforlu protokol koltuklarında pişkin pişkin oturup kürsülerden nutuklar atarken, Bursa’da bağımlı çalışan üç binin üzerindeki meslektaşımız iş yerlerinde güneş görmeyen odalarında ocak ayı kapanışlarıyla uğraşıyordu.
Not: Yazı dizimiz 3 yazı sonra erecek. Bu süre içerisinde seçim süreci kaygısıyla seçim vaatlerine bağımlı çalışanlarla ilgili madde koyan çağdaş gruplara itibar etmemenizi öneririz. Zira yukarıdaki çalışma, bu grupların yönetimleri tarafından reddedildi.