Adalet, eğriyi doğrultmak, yanlışı izale edip hakkı ortaya çıkarmak, haklının hakkını teslim edip suçlu olana suçuna karşılık gelen cezayı vermek, mazlumun kollayıcısı zalimin hasmı olmak, zulme kalkan eli etkisiz hale getirmek, güven, huzur ve esenliği tesis etmek, hak arayana hakkını aradığı için pişman etmemek, şartlar ne olursa olsun haklının yanında yer almak, sosyal statüye göre değil herkese karşı adil davranılacağı düşüncesini öncelemek, sahipsiz ve kimsesizlerin kimsesi olmak v.s.
Bir milleti milletler arasında yücelten ve değerli kılan temel ölçü, adaletin tüm içeriği ile toplumun tüm kesimlerinde eksiksiz tatbiki ile olasıdır. Adalet, bir milletin omurgası mesabesindedir. Eğer adalet terazisinin dengesi bir bozulursa, toplumda kaos, anarşi, terör ve huzursuzluk alıp başını gider. Adaleti tesis edecek merci olan hukukçular, cesur, vicdanlı, kararlı, eğilip bükülmeyen duruş sahibi olmalı ki, yolu mahkemeye düşen insanlar, gönül rahatlığı ile suçlu ya da suçsuz muamelesi görürken, acabalarla, kuşkularla ayrılmasın kapıdan.
Cesur yürekli, kararlarında tutarlı hâkimlere ve iddialarını somut, anlaşılabilir kanıtlara dayandıran savcılara ihtiyacımız vardır. Bu sözlerimle kimseyi ilzam etmiyorum.salt hayalimdeki güzel bir durumu paylaşmak için bu tümceleri karalıyorum…
Yoksa ne haddime kurumları eleştirmek. Benimkisi salt bir hülya.